3 Mayıs 2016 Salı

Alıntılar:

- Birce, evlerinin arka sokağındaki dar ve loş dükkâna girdi. Yedinci sınıf ders kitaplarını verip onların yerine tatilde okuyabileceği kitaplar alacaktı.

- "Sakın ola demeyesin, hamamın kubbesi yok, tası yok, kurnası yok, suyu yok ! İşte ilk ipucu sana. Dünya güzeli su perisi hâlâ yıkanıyor orada..."

- Aynı yoldan dönüp bu kez en geniş dehlize girdiler. Diğer tüneller aşağıya doğru ilerleyip
 genişlerken, bu tünel hem aşağıya hem yukarıya giden bir şehir görünümündeydi.

- İşaretlerin çoğu aşınmış ve silinmişti. Birbirinden ayrı dokuz işaret vardı. Birce bunları kâğıda aktardıktan sonra soluğu yemekhanede aldılar.

- "Bir gün çalılıklar arasında dolaşıp işaretli taşı ararken beni yılan soktu. Günlerce ölümle pençeleşmişim."

- Minibüsten inen altı kişiyi güzel kokularla yüklü ılık bir esinti karşıladı. Birce, günlerdir düşlerinde dolaştığı kazı alanına ayak basarken garip bir heyecan duydu.

- Yolda duran el arabasını sanki kuş kadar hafif bir şeyi kaldırıyormuşçasına kaldırıp bir kenara koydu.

- Buruşacak birkaç giysiyi badana ve sıvaları yer yer dökülmüş duvardaki çivilere astılar. Birce neredeyse beline uzanan saçlarını atkuyruğu yaptı.

- Dikkatini ilerde görünen karaltıya verdi. Havuzun karşısındaki yıkıntı, yeni bir dehlizin ağzına benziyordu.

- Kazı alanında bulunmak, insanları etkiler. Bu rüyaların gerçek olduğuna yemin bile edebilir insan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder